









Polenler, baharın görünmeyen ama etkili yüzü olarak, bağışıklık sistemini adeta bir alarm ziline çevirir. Polenlerin görünmez saldırısıyla birlikte gözler yaşarır, burun akar, enerji düşer. Bu tablo, alerjiye yatkın milyonlarca insanın günlük hayatını bir anda kâbusa çevirir. Peki bu doğal ama zorlu düşmanla savaşmak mümkün mü? Bu bahar senaryosunu değiştirebilir miyiz? Cevap: Evet. Çünkü alerji, yönetilmesi gereken bir süreçtir ve bilinçli yaklaşıldığında hayatınızı sınırlamaz. Beslenmeden ev düzenine, doğayla kurulan ilişkiden günlük alışkanlıklara kadar birçok alanda yapacağınız küçük dokunuşlar, yaşam kalitenizi büyük oranda iyileştirebilir. İşte bahar aylarında alerjiyle barışık yaşamanızı sağlayacak pratik yollar...
ALERJİNİN ALTINDA YATAN GERÇEKLER
Bahar aylarının gelmesiyle birlikte alerjik hastalıkların görülme sıklığı da artış gösteriyor. Bunun en önemli nedeni ise ağaçlardan, çiçeklerden ve çimenlerden yayılan polenler. Alerji, aslında basit tanımıyla normalde zararlı olmayan maddelere karşı vücudun verdiği abartılı cevaptır. Alerjik kişilerin immün sistemi, bazı maddelere karşı oldukça hassastır ve bunun sonucunda da bağışıklık sistemi kontrolden çıkarak, kaşıntı, kızarıklık, şişme, göz yaşarması, burun akıntısı ve hapşırma gibi şikâyetlerin ortaya çıkmasına neden olur. Ve ne yazık ki, bu mikroskobik parçacıklar sadece dışarıda değil, evlerimizin içine kadar sızabilir. Ancak alerjiyle yaşamak bir kader değildir. Günümüzde birçok kişi, birtakım ilaçlar kullanarak alerji sorunuyla mücadele etmeye çalışıyor. Ancak alerji tedavilerinde bitkisel yöntemlerin yanı sıra akupunktur gibi tamamlayıcı tıp yöntemleri de son derece etkili olabiliyor. Ayrıca yaşam tarzınızı yeniden düzenleyerek ve doğru alışkanlıklar edinerek alerjinizi kontrol altında tutabilir, baharın tadını çıkarabilirsiniz. Nasıl mı? İşte yanıtı...
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZİ AKILLICA DESTEKLEYİN
Bağışıklık sisteminizin düzgün çalışması, alerjik semptomların şiddetini belirlemede kritik rol oynar. Dolayısıyla ilk kural, her zaman vücut direncimizi yüksek tutmaya özen göstermek. Bunun dışında bazı gıdalar alerjik tepkileri yatıştırırken, bazıları ise tam tersi etkiler yaratabilir. Bu nedenle özellikle vücuttaki histamin tepkisini dengeleyerek, alerjik semptomları hafifletmeye yardımcı olacak besinleri tüketmek önemlidir. İşte bu besinlerden bazıları:
* Doğal Antihistamin ve Anti-inflamatuar Besinler
Soğan: Quercetin adlı güçlü bir antihistamin içerir. Özellikle mor soğan daha etkilidir.
Sarımsak: Bağışıklık sistemini güçlendirir, iltihapları azaltır.
Elma: Quercetin içerir, özellikle kabuğuyla tüketildiğinde faydası artar.
Zencefil: Doğal bir anti-inflamatuardır, özellikle solunum yolları için faydalıdır.
Zerdeçal: Kurkumin içeriği sayesinde iltihap azaltıcıdır.
Isırgan otu: Alerjiye karşı geleneksel olarak kullanılan doğal bir bitkidir, çay şeklinde tüketilebilir.
Yeşil çay: Antioksidan kaynağı olup bağışıklığı destekler. İçeriğinde bulunan kateşin de alerjik reaksiyonların gelişmesini engellemeye yardımcı olur.
Alerji Düşmanı Besinler
Somon balığı, keten tohumu ve ceviz gibi Omega-3 kaynağı yiyecekler, bağışıklık sistemini dengeler. Yoğurt, kefir ve fermente sebzeler de bağırsak florasını destekleyerek, bağışıklık sisteminin daha dengeli çalışmasına yardımcı olur. Güçlü bir antioksidan olan C vitamini, bu özelliğiyle alerjiye de çok iyi gelir. Bu nedenle beslenme listenize C vitamini bakımından zengin besinleri ekleyebilirsiniz. Tatlı patates ise hem besleyicidir hem de alerjiye iyi gelir. C ve E vitamini bakımından zengin olan kuşburnu da bazı alerjik hücrelerin uyarılmasını engeller. Yukarıda da belirttiğim gibi anti alerjik bir gıda olan keten tohumu ile zerdeçalı tüketmeyi ihmal etmemelisiniz. Çörek otunun yağı da kendisi de anti alerjik destekler sağlar.
ALERJİYE KARŞI ZIRHINIZI OLUŞTURUN
Evet, bu süreci huzurlu bir şekilde geçirebilmeniz için alerjiye karşı vücudumuzu içten güçlendirmek yeterli olmuyor. Çünkü polenler sadece dışarıda değil; saçlarınızda, kıyafetlerinizde ve hatta evcil hayvanlarınızın tüylerinde bile yaşam alanlarınıza taşınıyor. Bu nedenle ev temizliğinde stratejik davranmak gerekiyor. Dışarıdaki polenlerden kaçınmak zordur ama yaşam alanlarımızda kontrol sağlayabiliriz. İşte ev içinde uygulanabilecek önlemler...
HEPA filtreli hava temizleyicileri kullanın: Polenleri, toz akarlarını ve küf sporlarını etkili şekilde süzerek iç ortam havasını temizler.
Camları kapalı tutun: Özellikle sabah 05.00 ile 10.00 arasında polen yoğunluğu zirveye ulaşır. Bu saatlerde pencereleri kapalı tutun.
Giysi ve saç temizliği: Dışarıdan geldikten sonra mutlaka üzerinizi değiştirin ve duş alın. Çünkü saçlara yapışan polenler, gece boyunca solunum yollarını etkileyebilir.
Halı ve perde temizliği: Haftalık buharla temizlik yapılmalı, mümkünse alerji dostu halılar tercih edilmeli.
Evcil hayvanlar: Dışarıda dolaşan evcil hayvanlar polen taşıyıcısı olabilir. Onların da düzenli yıkanması gerekir.
Dışarı çıkmadan önce polen durumu kontrolü: Çoğu hava durumu uygulaması günlük polen seviyesini bildirir. Yüksek olduğu günlerde maske kullanmak ciddi fark yaratır.
Güneş gözlüğü ve şapka takın: Gözlük, polenlerin gözlerle temasını azaltarak gözlerinizi korurken; şapka ise polenlerin saçlara yapışmasını önlemeye yardımcı olur.
(Hürriyet- Buğra Adil Buyrukcu)