Gün Haber

Antalya'da ürküten kareler! Kıyamet gibi...

ANTALYA'da 25 yıl sonra yaşanması beklenen kuraklık, su seviyesinin yükselmesi gibi bilim insanlarının hazırladığı iklim krizi senaryoları 'Kıyamet' isimli kısa filme dönüştürüldü.
ABONE OL
Abone Ol
Antalya'da ürküten kareler! Kıyamet gibi...
Haberler / Antalya
21 Kasım 2024 Perşembe 10:13
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş

İklim değişikliğiyle birlikte dünya genelinde yaşanan kuraklık ve olumsuz hava koşullarıyla ilgili olarak bilim insanları, dünyanın yakın gelecekte felaketleri yaşayacağını tahmin ediyor. Araştırmalara göre; su ve yiyecek kaynağının dünya genelinde kıtlık seviyesine varacak kadar azalacağı belirtilirken, özellikle kış mevsiminin çoğunlukla yağışsız geçtiği ve yağış olan zamanlarda da fırtına şeklinde gerçekleşen Akdeniz Bölgesi'ne dikkat çekiliyor.

UYARILAR YETMEDİ, KISA FİLM ÇEKTİ

Akdeniz'in incisi olarak tanımlanan, Türkiye'nin turizm başkenti, doğal güzellikleri ve iklimiyle bugünlerde yaşanabilir olarak görülen Antalya, araştırmalara göre; önlem alınmazsa 25 yıl sonra kentin büyük bölümünde tarım yapılamaz hale gelecek, su seviyesi yükseleceği için kıyı bölgesindeki yaşam alanları su altında kalacak. Antalya Sanayici ve İş İnsanları Derneği (ANSİAD) İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı çevre mühendisi Cem Arüv, kentin geleceğiyle ilgili sosyal sorumluluk çalışması başlattı. Sivil toplum kuruluşlarının başkan ve üyelerinin yanı sıra belediyelere de giderek yaşanacak kötü senaryolar için uyarılarda bulunan Arüv, daha fazla dikkati çekmek için senaryoları filmleştirdi. Dünyanın genel ısısının giderek arttığını belirten Arüv, 25 yıl sonra Antalya ve Akdeniz çanağı için gerçekleşme ihtimali yüksek görülen senaryoları incelediğini söyledi.

'AKDENİZ'İN 80 SANTİMETRE YÜKSELMESİ BEKLENİYOR'

Özellikle yurt dışındaki bilim insanlarının Akdeniz Bölgesi ile ilgili yaptıkları çalışmaların sonunda Akdeniz ve Antalya'nın tehlike içerisinde olduğunu kaydeden Arüv, "Dünyanın ısınmasıyla birlikte denizlerimiz de ısınıyor. Akdeniz ölçeğinde deniz suyu sıcaklığı 26- 27 derecelere ulaşmış durumda. Fırtına olayları ve büyük hava olayları, deniz üzerinde gerçekleşen olaylardır. Antalya da bu türden hava olaylarına açık bir durumda. Buzulların erimesiyle su seviyesinde de yükselmenin meydana geleceğini biliyoruz. Bu durumda en çok etkilenecek şehirlerden biri de Antalya. 25 yıl sonra Akdeniz'in 80 santimetre yükselmesi bekleniyor. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalar bu yönde. Denizler yükselince suyun karaya doğru bir hareketi olacak. Turistik tesis olarak kullandığımız birçok alanın su altında kalacağını, yer altı sularının tuzlanacağı ve çölleşmenin olacağını tespit edildi ve makalelerde de yer veriliyor" dedi.

'KIYAMETİ YAŞAMAMIZ MÜMKÜN NE YAZIK Kİ'

Filmin çeşitli yerlerde gösterilmesiyle birlikte birçok yerden kendisini arayanların durumun gerçekten bu kadar kötü olup, olmadığını sorduklarını anlatan Arüv, filmin dikkati çekmesinden dolayı çok mutlu olduğunu söyledi. Yıllardır söylediklerinin bu türden görsel bir çalışma ile daha hazırlanmasının vatandaşın ve yetkililerin dikkatini çektiğini belirten ANSİAD İklim Değişikliği ve Çevre Çalışma Masası Başkanı çevre mühendisi Cem Arüv, "Bu senaryo, çok kötü bir senaryo. 2025 kışının felaketler içerisinde geçmesini istemiyoruz. Gerekli tedbirleri almazsak, 25 yıl sonra turizm kenti Antalya'da bir kıyameti yaşamamız mümkün görünüyor ne yazık ki" diye konuştu.

'SIRA DIŞI BİR ÇALIŞMA OLDU'

Filmi günümüz teknolojisi yapay zekadan da faydalanarak hazırlayan ekibin sorumlusu yönetmen Gökhan Çalbay da sıra dışı bir çalışmanın ortaya çıkmasından dolayı memnun olduklarını söyledi. Çalışmanın temasının üzücü olduğunu ancak dikkati çekmesi ve önlemlerin alınması noktasında harekete geçilmesinin sevindirici olduğunu kaydeden Çalbay, "7 kişilik ekiple bu çalışmaya başlamıştık. 3 arkadaşımız yapay zeka üzerine uzman. Antalya'nın iklim kıyametinde zarar görmesi muhtemel yerlerini gezip, keşfettik. 3 boyutlu tarayıcılarla bölgenin haritasını çıkardık. 15 gün boyunca, günde 13 saat çalışarak tamamladık" dedi.

FELAKET SENARYOLARI

Antalya'da sağanak sonrası meydana gelen sel ve orman yangınlarının yer aldığı haber bültenlerinin kesitleriyle başlayan filmde, su kaynaklı doğal afetlere yer verildi. Turizm kentini bir terk edilmiş şehir olarak görselleştiren filmde; kent merkezinin birçok noktasında yıkılan binalar ve çöken yollar dikkati çekti. Denize kıyısı olan bölgelerin büyük kesiminde denizin çekilmesi ve çölleşme görülürken, kıyıda kalan tekneler ve terk edilen havalimanındaki uçaklar kentin felaket sonrasındaki halini gösterdi. İkinci senaryoda, buzulların erimesine bağlı olarak deniz seviyesinin yükselmesi konu edildi. 80 santimetre yükselen deniz nedeniyle kentin özellikle turizm merkezi olan Belek, Manavgat ve Konyaaltı su altında kaldı. Tarımsal alanlarda da tuzlu su nedeniyle tarımın yapılamamasına vurgu yapılan filmde, kuraklıktan dolayı çatlayan tarlalar dikkati çekti. Kısa film, su ve enerji verimliği ile tasarrufu üzerine mesajlarla sona erdi. 

Alparslan ÇINAR/ANTALYA, (DHA)

YORUM EKLE

Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır

YORUMLAR

 taş
 22 Kasım 2024 Cuma 09:27
Kısa zamanda bu kadar nüfusun Antalya'ya yerleşmesi normal bir şey değil.Son 25 senede Antalya adeta yağmalanmış vaziyette.Plansız bir şekilde şehir her tarafa büyüdü.Tarım alanları yok edildi ve edilmeye devam ediyor.Adeta inşaat patlaması oldu ve bir avuç müteahhit tayfası ile bu çevrelerde iş yapanlar çok para kazandılar.Ancak gelecek yok edildi.Bu kadar nüfusa ne yeraltı,ne de yer üstü kaynakları dayanır.
 Fatih
 21 Kasım 2024 Perşembe 21:35
25 yıl çok uzun bir süre ben o kadar dahi süreceğini düşünmüyorum ve halen ülkemizde yapay zeka analizi yapabilen bir yazılım yok velev ki var diyelim gerçekten dinlenecek mi o yapay zekanın anlatacakları örneklemeler. Mesela Betonun azaltılması toprak sahanın arttırılarak sellerin önlenmesi, Daha fazla yeşil alan ile düşük kalan oksijen seviyesinin yükseltilerek yağışların arttırılmasının sağlanması ayrıca yer yüzünün daha az ultraviyole ışınlarına maaruz kalması, yazın zeminin ısınmasını azaltmak kışın ise tam tersi soğumasını engellemek için büyük yapılı ağaçlar kullanılmalı dense kim dinleyecek ? tabi ki hiç kimse mevcu bahis gelecek değil herkesin derdi Para denen paçavra kağıt parçaları. İklimi normale çevirmek için doğanın bize illa Ölümü göstermesi mi gerekiyor diye sormak isterdim aslında ama malesef öyle Ölümü görmeden değişime karar veremiyor insanlar. daha basit bir İlk okul 4. sınıf Fen bilgisini dahi anlayamayan kişiler yönetici oluyor Yönetici derken Siyasi kişilik değil dediğim onlar ayrı. Denize dereler akarsular ve yer altı suları karışıyor dökülüyor biz ne yapıyoruz o suyu ÇALIYORUZ baraj yapıyoruz hes yapıyoruz ya da tarım amaçlı yatağını değiştiriyoruz. yapanlara sorunca deniyor ki boşa akan su bu niye ziyan olsun ki ? zaten bunu diyenlerin Diploma alabilmiş olması İnsanlığa büyük bir Hakaret. O akarsuda ki soğuk deniz suyunun aşırı ısınmasını engelliyor Dünya var olduğu günden beridir o su denizde oluşan tuzluluğu dengeliyor o su denizin durağanlığını ve sıcak su soğuk su akıntısının dengesini sağlıyor. Biz bu tip çok hassas olan dengelere dokunup kendi egolarımızı tatmin ettiğimiz sürece maksiumum 7 seneye kalmaz zaten işi bitmiş olur Akdeniz ve Karadeniz havzasının. Hiç dikkat eden oldu mu artık sıcak hava 1500 - 2200 mt rakımına ulaşıyor bu yüksekliklerde normalde gündüzleri dahi 25 dereceyi aşamazdı sıcaklık artık 37 dereceler ölçülmeye başlandı ve bu 37 derece ölçülen gün sayısı 30 günden fazla artık. Bunu anlamak için illa bir okul okumak şart değil Allah beyin denen bir organ bahşetmiş hepimize kullanalım diye bahaneler üretelim diye değil.

DİĞER HABERLER

Sayfa başına gitSayfa başına git
Facebook Twitter Instagram Youtube
TÜRKİYE ANTALYA BURDUR ISPARTA SİYASET TURİZM YAZARLAR FOTO GALERİ VİDEO GALERİ RESMİ REKLAMLAR KAMPÜS SPOR GÜN'ÜN ÜRÜNÜ SAĞLIK EKONOMİ DÜNYA
Masaüstü Görünümü
İletişim
Künye
Copyright © 2025 Gün Haber